MÜDRİK

بسم الله الرحمن الرحيم الحمد لله رب العلمين و الصلاة والسلام على سيد المرسلين اما

بعد:

10/ جمادى الثانية/ 1435

  Zamanı geçmiş ya da  zamanı gelmemiş kavramları mı kullanıyorum yazılarımda? Nazar ettiğiniz yere bağlı. Lisân-ı Arabi’nin mahallesinde dolaşıyorsanız güne hitâb eden bir kelime kullanıyorum. Lisân-ı Arabi’den mütessir Lisân-ı Türkî mahallesinde sâkin isem yine manidâr bir kelime kullanmış oluyorum. Algı, duyum, salgı gibi sözcüklerin etkisinde isem ucûbeden bahsetmekteyim.

“stop- gerçek değil düzme bir dünyaydı, okuduğum bütün oklullarda, önüme konulan. Hayâl gücümü harekete geçirmesem yıkılmıştım. Anlıyordum. Gök, elimden tutuyordu benim, bir de.” Nuri Pakdil “Klas Duruş” sayfa 49.

Saframızla kesemizi birbirinden ayıran Anatomi bilgisi, kundakçı Matematik. Dil dersi konulmuştu dil öğrenmeye mani. Dışı hoş içi boş idi. Ders çizelgesine göz atsan mükemmel. Ya konuşturuyor mu; yazdırıyor mu, dinlediğini anlayabiliyor musun, diye soracak olsak alcağın cevap irice bir “hayır” dır. Tarih dersinin düzmeceliği ise en göze batanıdır.

Düzme bir idrâk vasatında hakîkat tezahür eder mi? Bizim oralarda düzme, ama elin gavuru işin aslını bilip yola çıktığı için konuşuyor, yazıyor, anlıyor. Elin gavurunu bir başka meclise bırakıp bizim mahallede sohbet edelim bu sefer. Elin gavuru ne konuşuyor, ne anlıyor, ne yazıyor  ciddi tahlile muhtaçtır. Düzme bir idrâk vasatında hakîkat tezahür eder mi?

  • Neden vurgulayıp duruyorsun? İkilemeye gerek var mı? Nedir düzme vasat ile alıp veremediğin?
  • İdrâkini asrın nerelerde bulabilirim? Bizim mahallenin ne tarafında oturmaktadır asrın idrâki?

Düzme bir alana oturan müdrik, hangi vesâiti istimal ederek idrâk derecesine uruc edecek ve gördüklerini bize aktaracaktır? Müdrik bizden biri olma ihtimalinin gücü nedir? Asrın idrâki denilince bizim mahallenin sakinleri  bir tarafa mı bırakılmalıdır? Bizim mahallenin oğlanları kızları asrın idrâkini temsil etmekten ırak mıdırlar?

Bizim mahallenin oğlanları kızları bir yana çekilecek olursa müsteşrıklardan başkası mıdır asrın idrâki? Hepsi bir yana “Kelamullah” yorumu en mühim meselesidir idrâkin. Nasslar tevil edilmeden anlayış geliştirme imkânımız  yoktur. Müdrik düzmece vasatda kaldığı, yüzüp hürriyyet adasına geçemediği için mahbusdur. İdrâk edemeden yaşamaktadır. Eğitim seviyesi idrâk mertebesine vâsıl olmadığı için söz söyleme gücüne kavuşamamıştır.

O halde bizim mahalle sâkinlerinde asrın idrâkini aramak ay aydınlığında zeytin toplamağa benzer. Ey asır, sen kimsin; idrâkin nedir? Meseleyi müdrik eşhas zuhur etmeyecek mi aramızdan?

Mehdî efendimizi mi bekleyelim, Meryem Oğlu Îsâ as’ mı bekleyelim? Halbuki biz mirasımızın tozlu sayfalarından sarf-ı nazar edip sade bir anlayışa kavuşabilmek için çağırmış idik asrın idrâki denilen mahcûb güzeli.

Hemen beklemeden işe koyulduk ve  elde dededen kalma ne kadar bakır sahan varsa aliminyum olanıyla değiştirdik. Aliminyum tez yıprandı ; zira kalay tutmuyordu. Kalaycılar da, kalaycılık da, kalay da müzayede sahasında görücüye çıkacak derecede azaldı. Çelik, teflon, seramik sahanlar elllerde, evlerde şimdi. Eskisini versen yenisini veriyorlar mı bilmiyorum.

Dedemgil gibi kelâm edecek olursam semeresiz, güdük kalacağımı vehmederek, dedemgilden kalma kelimâtı kamuslardan kovduk, tard ettik. Bazı mahalle sâkinleri hurufatı bile tebdîl ederek köprüleri attılar.

Asrın idrâki denilen cazibe hanım bi türlü gelmedi, gelmiyordu. İntizâr uzadıkça biz evdeki eşyadan kurtulmanın gereğine inanıyorduk. Eskiden kalma şalvar, mintan, setre ne varsa attık. Yerine don, gömlek, pantalon, picama aldık. Bol geldiği için şalvarı gülünç bulup, düdük gibi dar, bedenimize yapışan sitreçler iktisa etmeye başladık.

Yine gelmiyordu nazlı güzel asrın idrâki. Kaç oğlumuz Paris, Londıra, Neyork çıkmazlarında, bizden utanıp, yüzümüze bakılmağa değmediğimizin farkına vardıkları için intihâr edip, göçtüler bu fâniden.

Yanıbaşımızda nefes alıp veren Ahmed Amca’nın derdini idrâk etmek için kaç Latin kelime ezberledik. Hâlâ ilaç bulamıyor oğularımız, kızlarımız dertlerimize, garbın idrâkini intizâr ediyoruz. Karasevdalısı olduğumuz zenaatı elde etme uğruna terkediyorduk, dedemgilden tevârüs ettiklerimizi. Uğruna varlığımızı bağışladığımız asrın idrâki hâlâ bizim mahallenin ufkunda belirmiş değildir.

Müdrik düzmece bilgilerle oyalandığını yıllar sonra farkettiği için gerekli donanıma kavuşabilme imkânı var mıdır? Zavallılığını farkettikten sonra söylediklerini duyan var mıdır? Duyanlardan düzmecelerin gerçek olanıyla değiştirilmesi gerektiğine kâni olup tedbir alan var mıdır?

Düzmece, üssül eas olan Kitabullah’a ilişmiş midir? Kutsalın yorumunu yapacak zihniyetin temelinde ne yer almaktadır? Düzmece okulun ve öğrettiklerinin sonuçları mı; gerçeğe ulaştıracak vesâitin anahtarı mı?

Allahım yasak yemişden yeyip de cısçıplak kalanlardan eyleme bizleri. Kazara tadmış ve çıplanmış olsa bile hemen zulmettiğini farkedip ayıkan ve tevbe ağacına sarılanlardan eyle. Yasak yemişin kokusunu bile duyurma, merakımızı yasaklanmamış yemişlerin olduğu hürriyet dağına çevir. Âmin.

Paylaşın

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Doğrulama Kodu (gerekli) * Süre doldu. Lütfen doğrulama kodunu(CAPTCHA) yenileyin!